Aleyhinde karar veren kadıyı sürgüne mi gönderdi? (Alıntı)
Ali FERŞADOĞLU
İnançsız ve adaletsiz bir toplumun yaşaması imkansızdır. Devletin de bekası, adaletle kaimdir. Adalet yoksa, zulüm ve geri kalmışlık vardır.
Adalet için en muhteşem örnek Asr-ı Saadettir. İnsanlığı Cehalet dönemi karanlığından kurtaran İslamiyet, bizi de adaletle ihya edecektir! Evet, Cehalet devri, insanları kasıp kavururken İslâmın başlangıç devrindekiler, sahabeler, Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının ve onları gören Müslümanların yaşadığı asırdaki hürriyet ve adalet ve müsavatı, halife, reis, devlet başkanının hukuk karşısında eşitliği, bahusus o zamanda kesin delildir ki, parlak olan şeriat, bunları insanlığa hediye getirmiştir. “İmam-ı Ömer (ra), İmam-ı Ali (ra) ve Salâhaddin-i Eyyubî â’sârı bu müddeâya delil-i alenîdir. (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 84.)
Hz. Ömer’in (ra) adaleti, hatta bir devlet reisi, başkanı olarak sorgulanması, basit Hıristiyanla olan muhakemesi çarpıcıdır: Halife, bir adamdan pazarlık ederek bir at satın alır. Beğenmezse geri vereceğini de söyler. Atı denemesi için de bir biniciye verir. At sakatlanır. Hz. Ömer (ra) de atı almaktan vazgeçerek sahibine iade etmek ister. Atın sahibi razı olmaz. Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) satıcıya, “Aramızda hüküm verecek birini belirle.” der. O da Şüreyh’in aralarında hüküm vermesini ister. Olayı dinleyen Şüreyh şu hükmü verir:
“Ey Müminlerin emiri, atı nasıl sağlam bir şekilde satın aldıysan, aynı şekilde sağlam olarak geri vermen gerekir.” Öyle de yapar. Peki, Şüreyh’e ne yaptı dersiniz? “Koca Halifeye bunu nasıl yaparsın?” diye payladı, azarladı mı; sürgüne mi gönderdi? Hayır! Hz. Ömer’in (ra) çok hoşuna gider, “Hak ve adalet budur” diyerek memnuniyetini dile getirir. Ve onu Küfe kadılığına tayin eder. (bk. İbn Sad, Tabakat, VI/91)
Hz. Ömer (ra), ayrıca sorgulama ve şeffaflık kültürünü de bizzat nefsinde yaşayarak ihya etmiştir! Eğer gerçekten dindar isek ve adaleti ihya etmek istiyorsak, Hz. Ebubekir’e (ra) “Yanlış yaparsan seni kılıçlarımızla doğrulturuz!” dendiği anlayışına sahip olmalıyız!
Hz. Ömer (ra) “Bize dağıtılan kumaş parçasından gömlek yapamadık, sen nasıl yaptın, (hesap ver) yoksa seni dinlemiyorum ey Ömer!” diyen bir anlayış yerleştirebilirsek;
Eğer, “Oğlumuz, yeğenimiz, dostumuz, partidaşımız” hırsızlık, yolsuzlukla suçlanıyorsa;
Ben dindarım deyip, “adalet ve sorgulamaktan kaçan” dindar değil, sahtekar ve riyakar bir hamiyetfuruştur! Kişinin, özellikle yöneticinin namazına, sözüne değil, özüne bakınız!