İbrahim Edhem Hazretleri Hacca gidiyordu. Bir dağ yolundan geçerken, önüne çıkan bir yabancı:
–Ey kişi yolculuğun nereye diye sordu.
İbrahim Edhem Hazretleri
–Hacca gidiyorum.
Yabancı:
–Delirdin mi sen?
Yayasın, bineğin yok, yolun çok uzak. Ömrün kısa, zaman az. Gidemezsin.
İbrahim Edhem Hazretleri, karşısındaki gâfil insanın gönlünü uyandırabilmek ümîdiyle:
–Aslında benim birçok bineğim var; ama sen onları göremiyorsun diyerek cevap verir. Duyduğu bu sözler üzerine yabancı, alaycı tavrına devamla:
–Ne olur bunları açıkla da ben de bileyim… der.
İbrahim Edhem Hazretleri ise sükûnet hâlini hiç bozmadan:
–Dinle öyleyse! deyip ilâve eder:
–Benim «sabır» adlı bir bineğim vardır ki, başıma bir belâ geldiğinde onunla yoluma devam ederim.
–«Şükür» adlı bir bineğim vardır ki, nimete kavuştuğum zaman onunla nice menziller geçerim.
Yine önleyemeyeceğim ve kusurum olmayan bir kazaya uğradığım zaman, ben gaybı bilmiyorum, olanda benim için hayır vardır derim, «rızâ» adlı bineğimin usluluğuyla maksûduma ererim.
Bunları dinleyen yabancının alaycı tavrı, yerini birden şaşkınlığa bırakır.
Hayretle tekrar sorar:
–Daha başka neyin var?”
–Bir de şu var ki, nefsim dünyevî bir arzuya yöneldiği vakit; kabirlerde benden çok daha küçük yaşta, hattâ gencecik insanların yattığını düşünerek, nefsime uymaktan sakınırım. Zira her insan ölecek yaştadır!
Bu sözlerle derin bir tefekküre dalan yabancı, İbrahim Edhem Hazretleri’ne uzun uzun bakar ve sonra dudaklarından şu sözler dökülür:
–Desene, asıl yaya benmişim de hakîkatte binekli olan senmişsin ey ihtiyar. Var yoluna devam et. Zira bu zarif ve hakîkate vâkıf olan gönülle sen, nasıl olsa murâdına ereceksin.
***
Bu fânî dünyada herkes, birer âhiret yolcusudur. Hayatın med-cezirleri içerisinde insana yakışan fazîletler ise, sabır, şükür ve hâle rızâdır.